Çip Deposundaki Gerginliğin Arka Planı ve Etkileri

Albaraka Banknot
6 min readAug 31, 2022

--

Yavuz Selim İşleyen & Burak Selim Alireisoğlu

Tayvan ve Çin’in Arasındaki Gerilimin Tarihi Arka Planı Nedir?

3 Ağustos 2022 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin Tayvan’ı beklenmedik biçimde ziyaret etmesi, Çin-Tayvan ilişkilerindeki gerginliği canlandırarak Tayvan’ın politik statüsünü ve Çin ile olan ilişkisini tekrardan gündeme getirdi. Meselenin siyasi, ekonomik ve dahi daha farklı boyutları mevcuttur. Bu çalışma kapsamında Tayvan meselesinin ekonomik etkileri üzerinde duracağız. Bununla birlikte meselenin arka planına hâkim olmak Tayvan sorununun ekonomik boyutunu anlamaya yardımcı olacağından ötürü ilk etapta meselenin tarihi arka planı ile başlayacağız.

Takvimleri 1945 yılına götürürsek, 2. Cihan Harbi’nin nihayete ermesiyle birlikte Tayvan üzerinde uzunca bir süre devam eden Japon hakimiyeti sona erer. Savaş sonrasında gerçekleşen Çin İç Savaşı’nı Komünist Parti’nin kazanmasıyla rakip Milliyetçi Çin Partisi (KMT) Tayvan’a çekilir ve orada Çin Cumhuriyeti devletinin devam ettirileceğini deklare eder. Çin anakarasında ise Komünist Parti öncülüğünde Çin Halk Cumhuriyeti kurulur. 1950’li yıllarda ABD ve Birleşmiş Milletler Tayvan devletini Soğuk Savaş koşullarının da etkisiyle Çin halkının yegâne temsilcisi olarak kabul ederler. Hatta ABD, Çin Halk Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkiler kurmayıp Tayvan ile kurmayı tercih eder. Ayrıca BM’de de Çin halkı namına Tayvanlı delegeler otururlar. Ancak 1970’li yıllardan itibaren uluslararası sahnede rüzgâr artık Tayvan’dan yana esmemeye başlar. 1971’de Tayvan BM’deki sandalyelerini Çin Halk Cumhuriyeti’ne kaybeder. Ardından ABD hükumeti 1978 yılında Tayvan ile devlet seviyesinde diplomatik ilişkileri bitirdiğini ve “tek Çin politikası” uyarınca Çin Halk Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkiler tesis ettiğini açıklar. Bu tarihten itibaren uluslararası gündemde Tayvan ve Çin arasındaki politik gelişmeler önemli bir yer tutmaya başladı.

1980’li yıllardan günümüze kadarki süreçte ise Tayvan ile Çin tarafları bir dizi diplomatik görüşmeler gerçekleştirdi. İki taraf da “tek Çin” politikasında ittifak etseler de “tek Çin” ifadesinden iki tarafın anladıkları birbirinden farklı. 2000’li yıllarda Çin Tayvan ile barışçıl biçimde bir birleşme planladığını açıkladı. Ancak Çin tarafının mevcut stratejisi Tayvan’ın uzun vadede Çin’e bağlanması yönünde. Bununla birlikte Tayvan’ın bağımsızlığı ve diğer ülkelerle diplomatik ilişki kurabilmesi noktaları ise Çin için kırmızı çizgi olarak yer almaya devam ediyor. Pelosi’nin ziyareti esnasında Çin ordusunun yoğun askeri tatbikatlar gerçekleştirmesi ve Çinli yetkililerden gelen açıklamalar bu durumu örneklendiriyor. Tayvan tarafında ise, kamuoyu statükonun devamı, Çin ile birleşme ve bağımsızlık opsiyonları arasında bölünmüş durumda.

Tayvanın Dünya Ekonomisi için Önemi Nedir?

Bu politik arka planı izah ettikten sonra Tayvan’ın ekonomik olarak dünyadaki ve ticaretteki konumunu anlamaya çalışalım. Ülkenin dünya ekonomisi açısından önem teşkil eden iki özelliğinden bahsedebiliriz. Bunlardan ilki Tayvan’ın çip üretiminde oynadığı rol, diğeri ise Güneydoğu Asya’da ticaretin yoğunlaştığı bir coğrafi bölgede bulunması. Bu iki noktayı daha ayrıntılı olarak anlamlandırmaya çalışalım.

Şüphesiz ki Tayvan’ın dünya ekonomisindeki önemi büyük ölçüde dünyadaki elektronik çip üretiminin %63’ünü elinde bulundurmasından gelir. Bu bağlamda çiplerin ne kadar geniş bir kullanım alanına sahip olduğunu bilmek mevzuyu daha derinden kavrayabilmek için gereklidir. Ev eşyaları, otomotivler, cep telefonları, bilgisayarlar, tıbbi alandaki teknolojik ürünler, pasaportlar çiplerin kullanıldığı ürünlerden sadece bazıları. Bu ürünlerin çeşitliliği çiplerin hayatımızda ne ölçüde yer kapladığını gösteriyor. Ayrıca birkaç yıldır sıcak gerginlik olmadan yaşanan çip tedariki probleminin sonuçlarından yola çıkarak daha büyük ölçekli bir çip üretimi problemi senaryosunun gerçekleşmesi durumunda çeşitli sektörlerin durumdan ciddi anlamda olumsuz etkileneceğini söyleyebiliriz. Bölgede oluşacak muhtemel bir siyasi gerginliğin (çatışma biçiminde yahut daha hafif düzeyde) değerlendirmesini yaparken global ölçekteki çip üretiminin %16’sının Güney Kore’de ve %9’unun da Çin’de yani global çip üretiminin %89’unun Asya’da gerçekleşmesi gerçekliğini de hesaba katmak gerekmektedir.

Kaynak: Danske Bank, Albaraka Banknot

Tayvan’ın ekonomik olarak dünyanın gündeminde olmasının bir diğer sebebi ise ülkenin dünya ticaretinin yoğun gerçekleştiği bir bölgede yer alması. Çin, Tayvan, Japonya, Singapur, Güney Kore vb. ülkelerin ticaretlerini gerçekleştirirken kullandıkları deniz yollarını üzerinde bulundurması hasebiyle Tayvan, global tedarik zincirinde önemli bir yer kaplamakta. Dünya ticaret hacminin döndüğü en büyük on limandan yedisine sahip olan bölgede meydana gelebilecek sıcak çatışma (her ne kadar bu ihtimali uzak görsek de) yahut siyasi gerginliğin artması ihtimallerinin uluslararası ticaretin gidişatını olumsuz etkileyeceği açıktır. Her ne kadar ihtimali yüksek bir senaryo olmasa da (en azından yakın vadede) Çin’in Tayvan topraklarını ele geçirmesi halinde Güney Çin Denizi’ndeki hakimiyetini güçlendirecek olan Çin’in elinde uluslararası ticareti ciddi anlamda tehdit edebilecek bir güç olacaktır.

Kaynak: EconDB.com

Kaynak: EconDB.com

ABD Çip Üretimi için Neler Yapmakta?

1990’lı yıllara kadar çip üretiminin %40’ına yakını ABD’de ve %30’luk kısmı da Avrupa’da gerçekleşmekte idi. Ancak Tayvan’da 1987 yılında Morris Chang’ın idaresinde kurulan ve devlet tarafından da ciddi teşviklerle desteklenen TSMC (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company) piyasaya peyderpey hâkim oldu. Hal-i hazırda global çip üretiminin %54’ü TSMC tarafından gerçekleştiriliyor. ABD’li üreticilerin payı ise %6’ya kadar düşmüş durumda. Çip üretiminin yanı sıra ülkelerin dünya GSYH payı da benzer hareket etmektedir.

Kaynak: WSJ, VLSI Research

Dünyadaki çip üretiminin Güneydoğu Asya’da konsantre olması (üretimin yaklaşık %89’u Tayvan, Güney Kore ve Çin’de gerçekleşiyor) teknolojik aksam barındıran ürünleri üreten sektörlerin bölgedeki gelişmelere karşı fazlasıyla hassas olmaları anlamına geliyor. Bu konuda ABD yönetiminin bir süredir attığı adımlar var. Örneğin Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi, Tayvan ziyaretinde TSMC’nin CEO’su ile de bir görüşme gerçekleştirdi. Her ne kadar siyasi görüşmeler kadar dikkat çekmese de görüşmede TSMC’nin üretiminin bir kısmını daha ABD’ye kaydırmasının mevzubahis olduğu ifade ediliyor. ABD yönetiminin çip üretimine dair attığı adımları daha ayrıntılı olarak inceleyelim.

Çip üretiminin dar bir coğrafyada konsantre olmasının hal-i hazırda sebep olduğu ve ileride açabileceği sıkıntıların farkında olan ABD yönetimi çip konusunda yerli üretimi teşvik edecek adımlar attı. Ağustos ayının başında ABD Başkanı Joe Biden Kongre’den geçen “Amerika için Yarı İletkenler Üretmek Amacıyla Yardımcı Teşvikler Yaratma (CHIPS) ve Bilim Yasası”nı imzaladı. Yasa kapsamında yarı iletken üretimi için firmalara 52 milyar dolarlık destek sağlanacak. Ayrıca sektöre çeşitli vergi indirimleri ile destek olunacak. Yasa, ayrıca teşviklerden faydalanacak firmaların Çin ve Rusya’da 28 nanometreden büyük çip üretimi gerçekleştirmemelerini şart koşuyor. Böylelikle yüksek teknolojili üretimin yalnızca ABD’de ve müttefik ülkelerde gerçekleşmesi hedefleniyor.

ABD’deki yeni yasanın amacı sadece dışarıda üretim yapan firmaların üretimini ABD’ye kaydırmaktan ibaret değil. Zira yasa ABD’li firmaları da çip üretimine teşvik ediyor. Yasanın çıkmasını müteakip sektörde önemli bir yer sahibi olan Intel, Arizona’daki çip fabrikalarına 30 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştireceğini duyurdu. Şirketten yapılan açıklamada CHIPS ve Bilim Yasası’nın sağlayacağı teşviklerin de göz önünde bulundurularak yatırım kararının alındığı ifade edildi. ABD’li Micron Technology ve Global Foundries gibi çip üreticisi firmaların da ABD’de yeni yatırımlar gerçekleştirmesi bekleniyor. Ancak sektörün yapısından ötürü know-how’ların transferinin kısa sürede gerçekleşmemesi yapılan yatırımların sonuçlarının kısa vadeden ziyade orta-uzun vadede alınabileceği anlamına geliyor.

Dünyanın en büyük çip üreticisi olan TSMC’nin ABD’de üretim tesisi açması esasen CHIPS ve Bilim Yasası’nın çıkmasından daha öncesine dayanıyor. Şirket 2020 yılında Arizona’da 12 milyar dolarlık bir yatırım yapmak suretiyle bir çip üretim tesisi inşa etmeye başlamıştı. Her ne kadar pandeminin sebep olduğu negatif etkiler söz konusu olsa da TSMC 2024 yılında Arizona’daki tesisinde çip üretimine başlamayı planlıyor. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Pelosi’nin ziyareti esnasında TSMC’nin CEO’su ile yaptığı görüşmede şirketin üretiminin bir kısmını daha ABD’ye çekmesini müzakere ettikleri kuvvetle muhtemel. Özellikle 9 Ağustos’ta CHIPS ve Bilim Yasası’nın da Başkan Biden tarafından onaylanmasının ardından TSMC’nin ABD’de daha fazla yatırım yapması beklentiler arasında. Bu konuya dair haber akışı önümüzdeki günlerde takip edilmeye devam edilecek.

Bu Gerginliğin Sonuçları Ne Olacak?

Tayvan ve Çin arasındaki gerginliğin sıcak çatışmaya dönmesi dünyanın tüm dengesini değiştirebilecek seviyede büyük bir dönüşüme yol açabilir. Gerek ekonomik olarak gerek politik olarak dünyayı dönüştürücü özelliği olan gerginlik; tedarik zincirleri, hammadde fiyatları, dünya ticareti, uluslararası ittifaklar, para politikaları gibi birçok alana etki edebilir. Savaşın siyasi sonuçlarını uzmanlara bırakarak olası ekonomik sonuçlarına bakalım.

Dünyadaki en büyük on limanın yedisine sahip olan Asya bölgesinden başlayan tedarik zincirinin kırılması tüm dünyada hammadde fiyatlarını ve dolayısıyla enflasyonu artıracaktır. Hatta uzun zamandır yaşanan bu problemlerin üstüne bir arz şoku daha yaşanması tahmin edilemeyen kırılmalara yol açabilir. Özellikle elektronik çiplerin kullanıldığı bilgisayar, telefon gibi elektronik araçların ve otomobillerin fiyatlarında dramatik artışların görülmesi mümkün olabilir. Bu durum enflasyonun gidişatını ve kalıcı enflasyon seviyesini de yükseltecektir. Bununla birlikte mal fiyatlarının artışının yanı sıra söz konusu malların bulunmasında da problemler yaşanabilir. Bu durum dünyanın büyüme performansını ve istihdam yapısını da olumsuz etkileyecektir. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın etkileri ülkeleri orta/uzun vadede korumacı politikalara iterken yaşanan fiyat artışları hepimizin malumu. Tayvan ve Çin arasındaki gerginliğin sonuçları ise fiyat artışlarının hem daha dramatik olmasına sebep olacak hem de ülke politikalarını da kökünden değiştirebilir. Daha güvenlikli politikaların gündeme gelmesi ve ülkelerin korumacı bir politika benimsemesi daha güçlü olasılık olarak önümüzde duruyor. Bu durumun gerçekleşmesi halinde tedarik zincirlerinde meydana gelecek değişimin başka limanlara ve tedarik yollarına fırsat doğurabilir tabii dünyanın ticarete nefesi yeterse.

--

--