SOĞUK BÖLGENİN SICAK SAVAŞI: Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Makroekonomik Etkileri

Albaraka Banknot
6 min readMar 3, 2022

Rusya-Ukrayna Savaşı Nasıl Başladı?

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin tarihçesi aslında Orta Çağ’a kadar uzanıyor. Ama biz o kadar eskiye gitmeyeceğiz. Ancak şunu söylemek lazım, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna ve Rusya için “tek halktan” bahsetmesinin temelleri Orta Çağ’daki Slav devletlerine kadar dayanıyor. Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Ukrayna, bu imparatorlukların parçalanmasından sonra kısa bir bağımsızlık dönemi yaşadı ancak Sovyet Rusyası tarafından işgale uğrayarak SSBC’ye dahil oldu. Tarihler Aralık 1991’i gösterdiğinde bir araya gelen Rusya, Ukrayna ve Belarus liderleri, Sovyetler Birliği’ni feshetti. Ancak bir Bağımsız Devletler Topluluğu kuruldu. Rusya, eskiden Sovyet yönetiminde bulunan ülkelere ucuz doğalgaz arzıyla nüfuzunu korumayı amaçlıyordu. Belarus bu plana sadık kalırken Ukrayna, yönünü Batı Bloku’na çevirdi. Ancak bir türlü istenen AB üyeliği sağlanamadı. Her şey sakin seyrederken Putin’in 2000 yılında başkan olmasıyla durum değişti.

İlk büyük kriz 2003 yılında Rusya’nın Ukrayna’ya bağlı bir adaya karşı baraj inşa etmeye çalışmasıyla başlasa da bu durum hızla çözüme kavuştu. Ancak Vladimir Putin’in arası Ukrayna’yla hiç iyi olmadı, hatta 2006 ve 2009 yıllarında iki kez Ukrayna’ya doğalgaz arzı kesildi. 2013 yılında Ukrayna’nın AB ile bir ortaklık anlaşması imzalamasına niyetlenmesiyle Rusya büyük bir ekonomik yaptırım uyguladı. O dönemki Ukrayna Devlet Başkanı Yanukovic büyük bir protestoya maruz kalarak ülkeden kaçtı. Putin bu boşluktan faydalanarak Kırım’ı ilhak etti.

2014’teki bu durumdan bu yana sular hiç durulmadı. Donetsk ve Luhansk’ta “Halk Cumhuriyetleri” ilan edildi, idarenin başına Ruslar getirildi. Ukrayna ise buna cevap vermek için ülkedeki devlet başkanlığı seçimlerinin sonucunu bekledi. Bu olaylar neticesinde Ukrayna birlikleri, Donetsk’in doğusundaki Ilovaisk kasabasında yenilgiye uğradı. Bu yine önemli bir dönüm noktasıydı. Savaş, Eylül 2014'te Minsk’te imzalanan ateşkesle sona erdi.

Bir süredir Rusya ve Ukrayna arasında süregelen çatışmalar ise Rusya Devlet Başkanı Putin’in açıklamalarıyla ete kemiğe büründü. Putin, Donetsk ve Luhans’ın bağımsız ülkeler olarak tanınma talebini kabul ettiğini açıkladı ve ardından Rusya ordusunun Ukrayna şehirlerine girme emrini verdi. Ukrayna bu duruma direnmeye çalışıyor. İki devlet arasında görüşmelerin başladığı ifade ediliyor. Meseleye konu olan Donbas mevkisi kömür rezervleri açısından önemli bir noktada duruyor. AB ve ABD ise şu an için ağrı ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı. Savaşın uzaması halinde yaptırımların daha da genişlemesi planlanıyor.

Rusya’nın Dünya İçin Önemi?

Bu tarihi arka plandan sonra Rusya’nın dünya için önemine değinelim. Rusya siyasi olarak güçlü olmasının yanı sıra ekonomik güç olarak da kritik bir noktada duruyor. Dünya GDP’sinin yaklaşık %3’üne sahip olan Rusya özellikle emtia açısından çok önemli bir gücü elinde bulunduruyor.

Aşağıdaki grafikte Rusya’nın küresel emtialarda toplam üretimden aldığı pay gösterilmektedir. Paladyum üretiminde %37’lik ve doğalgaz üretiminde %17’lik bir paya sahipken platinyum, petrol ve altın üretiminde %10’luk paya sahip. Kömür, Nikel, Alüminyum üretimlerinde de dünyada hatrı sayılır bir ağırlığı var.

Grafik 1: Rusya’nın Küresel Emtialardaki Payı (Toplama % Oran)

Özellikle doğalgaz ve petrol konusunda AB ülkelerinin büyük ölçüde Rusya’ya bağımlılıkları mevcut. AB ülkelerinin petrol ithalatının %25’i Rusya’dan gelirken birçok Avrupa ülkesinin doğalgaz ihtiyacının %100’ünü Rusya karşılamaktadır. Küresel enflasyonun bir risk olduğu ortamda ülkeler yeni bir emtia krizinin gelmesini kaldıramayabilirler. Özellikle petrol ve doğalgaz arzının kesilmesi hem ülkelerin ekonomik gidişatını olumsuz etkileyecek hem de iç siyasetin gidişatını bozacaktır. Dolayısıyla AB ülkeleri savaşa destek konusunda çekimser görünse de Ukrayna’ya savaş uçağı temini konusunda anlaştılar. Ayrıca ekonomik yaptırımlar açısından da ardı ardına sert kararlar açıklıyorlar.

Rusya ile ilişkili kişilerin varlıklarının dondurulması, şirketlere gelen yaptırımların yanı sıra en önemli yaptırım kararı olarak Rus devlet bankaları olan Sberbank ve VTB’nin muhabirlik erişimlerinin kısıtlanması bu yaptırımlarda öne çıkıyor. Ayrıca ödeme sistemi olan SWIFT’ten Rusya’nın çıkarılması finansal sistem dışına itilmenin en önemli adımı olacaktır. Bu hamle Rusya’yı tamamen finansal sistem dışına itmese de finansal sisteme erişim noktasında birçok problem çıkartacaktır. Rusya bu yaptırımlara karşı bir süredir rezerv biriktirmekte. Rusya Merkez Bankası’nın 600 milyar $’ın üstündeki rezervleri, Rusya’nın elini güçlendirse de 150 milyar $’lık nakit döviz ve altın ve yaklaşık 85 milyar $ büyüklüğünde bir Yuan bazlı menkul var. Geri kalan yaklaşık 400 milyar $’lık rezervler Batı bankalarında duruyor. Dolayısıyla varlıklara el konması ve SWIFT sisteminden çıkarılması halinde, Rusya Merkez Bankası’nın elindeki döviz rezervi azalmış olacak. Bu da finansal sistemin sürdürülebilirliği için risk barındırıyor.

Grafik 2: Rusya Merkez Bankası Rezervleri (Milyar $)

Ayrıca Rusya’nın SPFS isminde SWIFT sisteminin bir alternatifi olan sistemi mevcut. Yaptırımın yaygınlaşmasıyla Rusya, başta Çin olmak üzere diğer eski Sovyet Cumhuriyeti ülkeleriyle bu sistem üzerinden ticaretini sürdürebilir.

Savaşın Türkiye’ye Etkisi Ne Olur?

Ukrayna ve Rusya, Türkiye’nin gerek ticaret gerek turizm alanında çok yakın ilişkilerinin olduğu iki ülke. Bu ilişkilere bir de coğrafi yakınlık eklenince savaştan en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olması şaşırtıcı olmaz.

Türkiye, Rusya ile hem doğalgaz hem hububat hem de meyve-sebze alanında çok ciddi bir ticarete sahip. Bunun yanı sıra siyasi olarak da iki ülkenin birçok konuda yakın görüşmeleri mevcut. Ukrayna ile ise gerek turizm gerek savunma sanayi ihracatında yakın ilişkiler var. Türkiye’nin 2021 yılında Rusya’nın 34,7 milyar $ dış ticaret hacmi var. Ukrayna ile ise bu rakam 7,4 milyar $. Bu iki ülkenin toplam dış ticaret hacmimizdeki payı ise %8,5 civarında.

Aşağıdaki grafikte Rusya ve Ukrayna’nın ithalat ve ihracat kırılımındaki payı görmekteyiz. İthalattaki payları %14’e ulaşırken ihracatımızdaki payı ise %4. İthalatta en çok ağırlığı olan kalem ise tahmin edilebileceği üzere doğalgazda.

Grafik 3: Dış Ticaretteki Payı (%)

Savaşın daha da büyümesi ve etkisini genişletmesi haricinde Rusya’nın doğalgaz ihracatını engellenmesi beklenmiyor. Dolayısıyla dış ticaretimizde özellikle enerji ticaretinde büyük bir gerileme beklenmiyor. Rusya’nın tamamen tüm finansal unsurlarıyla SWIFT sisteminden çıkartılmaması halinde gerek coğrafi avantaj gerek kur avantajı ticaretin sürmesini sağlayacaktır.

Grafik 4: Rusya’dan Doğalgaz İthalatı (Milyar $, %)

Yukarıdaki grafikte Rusya’dan 14 milyar $’lık bir doğalgaz ithalatımızın olduğu görülüyor. Rusya’dan ithalatımızın yaklaşık %47’si ise doğalgaz kaynaklı. Hububat ithalatında da Rusya %58’lik bir paya sahip. Bu iki kalem üzerinde ciddi bir risk mevcut ancak doğalgaz ihracatını Rusya bir itibar meselesi olarak gördüğü için bu alanda bir olumsuzlukla karşılaşmamız çok olası değil. Hububat ithalatının yavaşlaması durumunda ise iç piyasada bir fiyat artışıyla karşı karşıya kalabiliriz. Öte yandan, Rusya’ya ihracatımızda meyve ve sebze çok ciddi bir paya sahip. Bu ihracatın gerçekleşmemesi ise meyve ve sebzelerin iç piyasaya arzıyla ve bu ürünlerde fiyat düşüşüyle sonuçlanabilir. Bu sebeple iki ülkenin de birbirine ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Bu noktada bir çözüm gerçekleşecektir.

Turizm alanında ise gelen turist sayısında Rusya ve Ukrayna yaklaşık %27’lik bir paya sahipken turizm gelirlerinde %14’lük bir paya sahip. 2021 yılında bu iki ülkeden toplamda 3,5 milyar $’lık bir turizm geliri elde ettik. Rusya’nın Türkiye’ye turizmi kısıtlaması veya Rusya’nın tamamen finansal sistem dışına çıkarılması senaryoları haricinde turizm gelirlerinde büyük bir düşüş yaşanması beklenmiyor. Ancak senaryolara baktığımızda 2022 yılında 32 milyar $ olarak hedeflenen turizm gelirleri %20 düşüş olması halinde 31,2 milyar $’a, %40 düşüş olması halinde 30,4 milyar $’a, %70 düşüş olması halinde 29,2 milyar $’a gerileyecek. Bu alanda çok olumsuz bir senaryonun gerçekleşmesi beklenmiyor.

Grafik 5: Turizmle İlgili Grafikler

Konuyla ilgili detaylı sunum için tıklayınız…

Sonuç olarak Ukrayna ve Rusya, Türkiye’nin çok önemli bağlarının bulunduğu iki ülke konumunda. Türkiye’nin bu alanda bir taraf seçmesinden ziyade savaşın sona ermesi için uğraşması son derece kıymetli. Türkiye coğrafi konumunu ve jeopolitik gücünü kullanarak bu süreçten kazançlı çıkabilir. Öte yandan savaşın uzaması halinde döviz kuru, altın, emtia ve petrol fiyatları ekonomimiz üzerinde ciddi bir risk oluşturacaktır. Hem cari denge tarafında hem enflasyon tarafında olumsuz durumların oluşması muhtemel. Kur korumalı mevduat ürünüyle stabilize olan doların risklerin artışıyla yükselmesi Hazine üzerine de birtakım yükler bindirebilir. Ancak iki ülkeyle de yakın ilişkileri sebebiyle, savaşın kısa sürerek sona ermesi halinde özellikle ticari ilişkilerin daha da genişlemesi muhtemel.

Umarız ki savaş bir an önce sona erer ve stabil bir görünüm tüm coğrafyaya hakim olur.

--

--